Türk Düşüncesi Kitabı

SÖZBAŞI

      Teknik gelişmelerin baş döndürücü bir hızla ilerlediği, sosyal değişmelerin aşırı sapmalar ve yozlaşmalar gösterdiği bir çağda yaşıyoruz. Değişimin yönü ve derecesi önceden kestirilemediğinden gerekli tedbirler alınamamaktadır. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü, yararlı ve zararlı, güzel ve çirkin, helal ve haram iç içe geçmiş bulunmaktadır. Sosyal çatışmalar fertler ve kurum-lar arasında olduğu gibi, bizzat ferdin kendi benliğinde de meydana gelmektedir.
      Doğruyu ve iyiyi bilen birçok şahıs ve kuruluş dağınık, hattâ birbiriyle çatışır duruma gelmiştir. Toplum içindeki bilgili, inançlı, kendisinden emin, tarihinden, değer ve inançlarından kopmamış olan aydınlar, yönetimde söz sahibi değildirler. Potansiyel güç ve imkânlarımız âtıl haldedir.
      Son kırk yıllık tarihimiz gözümüzün önünde yaşandı. Yaş ortalaması elli olan bizler gelişmelere hiçbir zaman kayıtsız kalmadık. Bıkmaya, vazgeçmeye ve uzaklaşmaya hakkımız olmadığını biliyoruz. Bu düşünce ile önce dört kişi 1992 yılında bir araya geldik. Böylece “Türk Düşünce Hareketi” kurulmuş oldu. Daha sonra sayımız artarak 2000 yılında onaltı kişilik merkez heyetini oluşturduk. Heyetimizdeki birçok arkadaşımız çok değerli eserler meydana getirdiler. Okunması gerektiğine inandığımız bu eserlerin ve merkez heyetini oluşturan şahısların isimlerini, kitabın sonunda Ek 4’te göreceksiniz.
      Türkiye genelinde çok sayıda arkadaşımızla irtibatlı olarak çalıştık. Ülkemizi, milletimizi ve bütün dünyayı ilgilendiren birçok konu üzerinde düşündük, tartıştık ve ortak akılla mutabakat sağladığımız konuları diğer arkadaşlarla paylaştık. Dileklerimizi, uyarılarımızı ilgili devlet kuruluşlarına, bazı siyasetçilere, gazetecilere ve yöneticilere gönderdik.
      Tespit edebildiğimiz en önemli gerçeklerden biri şudur; maddî ve manevî bütün küreselci saldırıların hedefi, Türk Milleti’nin geleceği demek olan gençlerimizdir.
      Çocuklara yönelik uzun vadeli planlar, aile bütünlüğüne karşı sinsi saldırılar devam etmektedir. Teknolojinin getirdiği bütün imkânları, her sahada büyük bir beceriyle kötü niyetlerine alet edebilen küreselci zihniyete mensup işbirlikçileri ayırt edebilmek artık mümkün olamamaktadır. Çünkü bunlar her kılığa kolayca bürünebilmektedirler. Bazen bizden biri gibi millî ve manevî değerlerimize, kutsal saydığımız sembollere bizden daha fazla hatta bizim önümüze geçerek sahip görünürler. Ama bu değer ve sembollere sövenlerle de her fırsatta beraber olurlar. Özgürlük ve demokrasi adına böyle davranırlar. Bu oyunları en iyi fark edebilecek olanlar ancak gençlerdir. Bu bakımdan gençlerin iyi yetişmesi, maddî ve manevî yönden donanımlı olması gereklidir.
      Olumsuzlukları fırsata dönüştürebilecek ve topluma yön verecek önderler de gençlere verilen önemle doğru orantılı olarak yetişirler. Değişim hızının çok yükseldiği günümüzde önder, herkes bir tarafa bakarken diğer taraflarda nelerin olup bittiğini gören ve değerlendirendir. Çok uzakları görebilendir. Toplumun kabul edebilecekleri yanında, doğru bildiklerini kabul ettirendir.
      Beklenen ve ihtiyaç duyulan böyle önderlerin çıkabilmesi için gerekli düşünce ortamı sağlanmalıdır. Düşünce yoksa eylem de yoktur. Düşünce sağlam zeminlerde yeşermeli ve kökleri asla Türklük şuurundan uzaklaşmamalıdır. Mensup olduğumuz Türk Milleti’nin meziyetleri ve tarihte ortaya konan yüksek Türk medeniyeti unutulmamalıdır.
      Önder adaylarının yetenekli, sorumluluk alma beceri ve cesaretine sahip, bilgili ve iyi ahlâklı olması yanında, ekip çalışmasını da sevmesi gerekir.
      İnsan iradesi her şeyi değiştirmeye ve iyileştirmeye muktedirdir. Türk Milleti’nin sahip olduğu yüce değer ve inanışlar devreye sokulursa aklın ve basîretin gücü millî ülküler için harekete geçer.
      Amacımız, gerçeği öğrenmeye birlikte yönelmek, kendimizin ve toplumumuzun mutluluğunu elde edebilme yollarını araştırmak, insan olmanın şeref, haysiyet, erdem, sorumluluk ve sevincini paylaşmak, borçlu ve minnettar olduğumuz, olmamız gereken örnekleri hatırlayıp, anlamaya çalışmaktır.
      İdeolojimizi, hayat felsefemizi, varlık anlayışımızı, ülkülerimizi besleyen ana kaynaklara ulaşmak; onları öğrenmek yanında hak ve gerçek olan, akla ve ilme uygun olanlara, yıkıcı değil, yapıcı olanlara yönelmek zorundayız.
      Dert ve şikâyetlerimizin ortak olduğuna inanıyoruz. Sadece şikâyet etmenin hiçbir çözüm getirmeyeceğini de biliyoruz. Sağlıklı çözümler için problemlerin doğru belirlenmesi, çok iyi bir durum tespiti yapılması elbette önemlidir. Fakat asıl hedef, çözüm üretebilmektir. O yüzden bunları birlikte düşüneceğiz.
      Sizlerle paylaşabileceğimizi umduğumuz ilkeler, şüphesiz ilk defa duyacağınız şeyler değildir. Fakat bunları hatırlayarak, onları vurgulayarak, günün şartlarında yeni ilkeler tespit ederek yolumuza devam etmemiz, her türlü kötülüğü geride bırakmaya karar vermemiz, ülkemiz ve insanımızın geleceği için kaçınılmazdır.
      Bu kitap öncelikle Türk gençliği için hazırlanmıştır. Ayrıca nerede Türk varsa ona hitap etmektedir. Özbekistan’da bu kitabı okuyan Casim öğretmen, “kitabın içindekileri öğrenerek yetişen bir genç, Türk gibi düşünür” demiştir. Bu, bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu uğurda bir katkı sağlayabilirsek “Türk Düşünce Hareketi” mensupları olarak bahtiyarlık duyarız. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Milletimizin ilelebet hür ve mutlu yaşayabilmesi temennisiyle...

      TÜRK DÜŞÜNCE HAREKETİ